12 Şubat 2010 Cuma

BURAYA YÜREĞİM GETİRDİ, ANCAK O GÖTÜREBİLİR...

Çok şey oldu... İçimizde de, dışımızda da...

Sevindik... Deli gibi sevindik hem de.... Üzüldük beraber, ağladık...Ele ele dolaştık sokaklarında aynı şehirlerin bazen.. Bazen ayrı şehirlerde yalnız adımladık sokakları, düşünerek...Kendi ayrı, apayrı yollarımızda yürürken, kendimizi aradığımızı biliyorduk aslında...Bazen unutttuk bunu, bir diğerimiz hatırlattı...İkimizin ortak anlarının, anılarının, ortak hayallerinin varlığı kadar, bireysel hayallerimizin, değişen ve bizi giderek daha yoğun çevreleyen ihtiyaçlarımızın varlığının da gerçek ve doğal olduğunu yadırgadık başta .. etrafın garipseyen bakışları altında kaldık....bazen telaşa, bazen hüzne, bazen umutsuzlığa, bazen öfkeye kapıldık....ama her durumda birbirimizin yanında kalmayı başardık... hem de en çok yollarımız ayrılıp da biz kendimizi, içimizin derin kuyularına kapatmışken.... anlamaya çalışırken olanı biteni....anladık birbirimizi, kendimizi tam anlamazken..

Birşeyler olacak hayatımda ve ben olacak olanı bekliyorum, diyorsun bana...Ne tuhaf , veya değil, ben de aynı şeyi söylüyorum kendime..bekle ve gör, diyorum ...sakin kal ve izle...sana da aynı şeyleri söylerken duyuyorum kendimi...birbirimize her zamanki gibi, belki daha çok, ihtiyacımız var çünkü...ilişkilerin form değiştirmesine hazırlamadı bizi yaşam çünkü.. çünkü, yadırganmak, yargılanmak , yalnız kalmak korkularıyla mücadele ederken içimizde, sevginin, hangi form içerisinde olursak olalım, asla yok olmadığına güvenmeyi öğrenemedik bir türlü..

Rutine , bizi öz renklerimizden uzaklaştıran, daraltan herşeye , en azından bir süre, mola vermek ve seyretmek doğal olarak akacak olanı.. kendi içimizdeki öz çağrıya korkusuzca ve incelikle kulak vermek.. .Tüm bunları yapabilmek için, içinde bulunduğumuz anın sadeliği içerisinde sessizce durmaya ihtiyacımız var...Gören göz kılavuza ihtiyaç duymaz aslında, eğer dikkatle bakabilsek...Kalbinin sesini dinle diyenler de doğru söylerler, gürültü patırtı olmadan o sadelik içindeki sessizliği dinlemeye cesaret edebilsek...Ve içimizdeki tüm iyi niyetlerin varlığından güç alıp, sevdiklerimizin gözünün içine bakıp, söyleyebilsek ne istediğimizi... incelikle....

Evet, çok şey oldu... İçimizde de, dışımızda da...ama en başta sevdik...çok sevdik hem de...kızsak da sevdik...kırılsak da... üzsek de sevdik, üzülsek de ..evli ama ayrı yaşamların içindeyken de, ayrı evlerde ama aynı yaşamın içerisindeyken de sevdik...arkadaşken de, yabancılaşınca da sevdik... çocuğumuz gibi de sevdik, sevgilimiz gibi de... anlasak da , anlamasak da sevdik...İyi de ettik...Sonra şöyle göğsümüzü gerip, karşımızdakine , "Bizi bulunduğumuz şu yere yüreğimiz getirdi, buradan da ancak o götürür" dedik...

Çünkü muhtemelen bu arada, kabul etsek de , edemesek de, farkına varsak da, varamasak da, çoook, hem de pek çok sevildiğimizi bildik....

* * * * * *

İnsana içindeki öz’le yeniden buluşma yolculuğunda rehberlik eden sekiz basamaklı yoga biliminin ilk iki adımı olan Yama ve Niyama’lar, evrensel yaşam prensiplerinin, erdemli, iç bütünlüğü yansıtan bir yaşamn özsuyu davranışların hayata geçirilmesini ve bunun için öz disiplinin geliştirilmesini öğütler.. Yama’lar arasında yer alan Satya , dürüstlüğü, sözünde, düşüncende, eylemlerinde öz’ündeki gerçek ile bir olup, o gerçekle uyumlu hareket edebilmeyi anlatır.... ve yoga, herşeyi ama herşeyi önce kendimiz için uygulamamızı öğütler... Kendine karşı dürüst ol der....Sözde basit gibi görülen bu söylemin, yaşamın akışı içerisine sağlam biçimde yerleştirilmesi öyle incelikler içerir ki...Örneğin bazen Yama prensiplerinin en başında gelen Ahimsa (sözde, düşüncede, eylemde şiddete başvurmamak, incitmemek) prensibiyle beraber yaklaşmak gerekir “dürüstlüğe”... Yani yeri geldiğinde sessiz kalabilmenin erdeminin üzerinde düşünmeyi getirir... Yukarıdaki yazıya Satya ilham oldu....

Bugün, kendi kişisel gelişimi için yıllardır didinip duran, gözlerimin önünde, içindeki potansiyeli dışarı çekip çıkararak evrilen, dönüşen, yılmadan bu yolda ilerleyen , en çok da, kendine dürüst olabilen dostlarıma yaşam sevincinin parlak kadehini kaldırarak teşekkür etmek istiyorum...Bana varlıklarıyla sağladıkları umut ve cesaret için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder