20 Haziran 2010 Pazar

ANLAYAMIYORUM !

“ Babacım seni çok özlüyorum. Neden gittin. Bunu hiç anlamıyorum. Ama seni çok özlüyorum, hemde çok. Keşke gitmeseydin, burda kalsaydın. Bunu çok hemde çok isterdim. Keşke gitmeseydin
Berk Köseoğlu”

Berkçim,

Ben sana bakıyorum, seni izliyorum, senden öğrenmeye çalışıyorum. Böyle bir kaybın ardından hayata gücenmeden, başını eğmeden soru soruşunu, annene ve seni üzgün görmeye dayanamayan sevdiklerine içinde var olan o mutlak güçle destek oluşunu, özel günlerde seni saran kalabalıklar içerisinde, içini kemiren özlem duygusunu kendince huysuzlanarak söndürüşünü ve annem üzülmesin diye sınıfın bir köşesinde ağlarken sana soru soranlara yüzünü doğrudan kaldırıp sahici bir şekilde yasını yansıtışını ve “ babamı çok özledim ama annem üzülmesin diye evde ağlamıyorum.” diyişini...

Bunları nasıl yapabildiğini bilmiyorum.. Ben, seni ilk gördüğümde ne diyeceğimi düşünerek günler geçirdim. Gözlerinin içine nasıl bakıp da ağlamayacağımı ve sana kaybından dolayı duyduğum üzüntüyü nasıl anlatabileceğimi bilemiyordum.. Seni görünce anladım.. Anladım ki bunun analiz edilerek, düşünülerek anlaşılacak bir tarafı ve sana söylenecek en doğru söz diye birşey yok... Anladım ki, sadece sana sarılarak üzgünüm diyebileceğim.. Çok üzgünüm Berkçim.

Çok üzgünüm.. Bu yıl geçirdiğin tüm özel günlerde babanın yokluğunun görünmez bir yara izi gibi yüreğine işlendiğine tanıklık edeceğiz... Bu acıyla nasıl başa çıkacağımızı yine senin güzel kalbin gösterdi bize.. her birimiz ve toplu olarak hepimiz, acını yaşayışına duyduğumuz saygıyla sana sarılacağız ve seni sevgimizle sarıp sarmalayarak, babanı sevgiyle kalbinde kanlı ve canlı tutma çabana tek vücut destek olacağız..

Onun sana sevgisini bir kolyeye sarıp boynuna asışına,
mezar başında bize çektirdiğin resimlerle gerçek bir adreste var olduğunu kanıtlayışına, yanında gezdirdiğin fotoğraflarıyla, erken gitmesi gereken birine anlayış ve sevgi göstererek, bu dünya üzerindeki varlığını kutlayışına,
ve daha kimbilir harika bir evladın babasını hayata gücenmeden, başını eğmeden özleyişine ait nelere ortak olacağız...

Senin tek başına yapabildiğin şeyi, biz bir sürü yetişkin biraraya gelerek yapmaya çalışacağız aslında. Sadece evrenin tüm dengelerini içinde taşıyan senin gibi tertemiz bir çocuk , savaşmadan... üzülerek.... ağlayarak........ anlamaya çalışıp anlamayarak..... anlayamadığını görünce de uzatmayıp sessizce yaşamına kabul ederek... olduğu gibi.. savunmasızlığın saf ve sınırsız gücünü içinde taşıyarak yaşayabilir bu gerçeği...

Yaşamının her günü seni varlığının yüksek amaçlarına taşısın Berkçim..
Babalar Günün kutlu olsun Bülentçim.

****

2 yıl önce yazdığım bu yazıyı, bu hafta sonu yeğenimin, canım Berk’imin odasında babasıyla çekilmiş gibi görünen, fotomontajla yapılmış, geçen yılki sünnetinde çekilmiş bir fotoğrafını görünce yaşadığım derin üzüntü sonrası buraya koymaya karar verdim...Odasındaki panoda, yazımın girişinde yer alan metin , küçük bir kağıt parçasında, kendi el yazısıyla yer alıyor.. Tekrar okudum, her seferinde canımı yakıyor...Ağladım, içime ağladım...Ama sonra Berk’e baktım.. Hayatın ona getirdiklerini olduğu gibi kabullenmiş, yaşama sevinçle, sevgiyle tutunan canım, masum çocuğum benim...Bağrıma basıyorum, içime sokuyorum ve derinden seviyorum seni...

Sevgi herşeye iyi gelir..Hiç ertelemeden sarılalım sevdiklerimize...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder