5 Haziran 2010 Cumartesi

ATEŞİM DE, SUYUM DA BENİM İÇİMDE !

Söyle ruhum öylece söyle
Olması gerekeni zorla kendime kabul mu ettirmeliyim, yoksa
Içimi yanıp tutuşturanla savaşı terk edip, kendimi onun ateşine mi bırakmalıyım
Güvenli bir köşe bulup, kendimi alıştırıp, yerleşmeli miyim orada ?
Yoksa senin dediğin gibi, sonunda ne olacağını uzun uzun hesaplamadan, sırt çantamı yüklenip, yürümeye mi başlamalıyım
Yürümeli, yoluma çıkanı yaşayıp, damarlarımda mı hissetmeliyim
olan’ı olmayan'ı,kalan’i giden’i, duran’i değişen’i …

Ateşim de içimde benim
Yaşamımı tutkuyla canlı tutan, etrafıma ve bana ışığımı veren ateşim,
Suyum da içimde benim
Hararetimi dindirecek, kana kana içeceğim bazen ve içimi serinletecek,
Beni hayatın şaşırtıcı yolları arasında bazen sakin , usulca, kolayca, bazen gürül gürül , coşkuyla gezdirecek
Söyle ruhum usulca söyle
“Olan” i kabul edersem yanıp kül mü olacağım
“Olması gereken” de durdurursam zamanı, içimin derin sularında çırpınarak boğulacak mıyım
Ya , yanmaktan ve boğulmaktan başka seçenekler de varsa
Ya yaşamı bırakmak, ne yanmak, ne boğulmaksa ..

Ateşim de, suyum da,
Havam, toprağım, boş'luğum da
İhtiyacım olan herşey
İçimde benim.
Söyle ruhum açıkça söyle
İçimdeki tüm bu malzemelerden güzel bir sofra kurulur mu sence?
Malzemelerin dengesini tutturmanın hünerine henüz erişmeden hem de..

Evde “olan”ları birbirine kontrolsüzce boca etmeden
Usul usul karıştırmak yemeği, tatmak arada bir, nesi eksik, nesi fazla bakmak ve
Sonra diğer malzemeleri azar azar eklemek belki
Buna rağmen yine de lezzetli olmadıysa, yeni bir tencere daha kaynatmak öğrendiklerinle
Yaşamak içimizdeki tüm malzemelerden büyük bir ziyafet hazırlamaksa eğer
Tarifleri de yine bizim içimizde
Çünkü, herkesin sofrası kendine özel ve şahane !

İşte bu sofralarda oturalım,
Yiyelim, içelim, ağlayalım, gülelim, susalım, dinleyelim, anlatalım, söyleşelim, el uzatalım, ele uzanalım , affedelim, af dileyelim, sevelim, sevilelim.
Yaşamı bırakalım, bırakalım “O” olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder