22 Kasım 2009 Pazar

SENİN KANATLARIN VAR !

Hep bir yerlere gitmek, birşeyler yapmak, didinip durmak mı lazım ? Nereye gidiyorum ? Niye gidiyorum ? Ben burda ne arıyorum ?
Bu kez GELDİĞİM yerde kalmak, orda kalmak ve bulduğum sesi içime doldurup, boşluk kalmadan ve ben, tamamen gerçek ben’le dolana kadar beklemek istiyorum.. Gerçek ben’in özünde “hep ve her zaman kusursuz, özgür ve bilge” olduğunu nefesime yazmak ve her saniye bu gerçeği içime çekmek çekmek istiyorum..
Ey zihnim, ey can dostum, en büyük eleştirmenim , sen bana ne dersen de, seni de tüm sevdiklerim arasına katıyorum.. seni daha yakından tanımaya başladıkça anlıyorum ne yapmaya çalıştığını, BEN’liği koruyup yüceltmeye çalışıyorsun ... bir ÜLKE tesis edip onu komşu ülkelere karşı sürekli savunmaya kalkıyorsun..bir FİKİR icat edip ısrarla onun DOĞRU olduğunu savunuyorsun... maddi dünyada BEN’liği güvene alacak ŞEYlere SAHİP olmaya çalışmak için didinip, sonra bu ŞEYlere SAHİP KALMAK için endişelenip duruyorsun...KORKU’yu hayatta kalmanın “pozitif kamçısı” yapmışsın elinde, CANIMI YAKIYORSUN...sürekli BEN’liğin arkasını kollayacaksın diye soluksuz, nefessiz, farkında olmadan apar topar , ordan oraya koşup duruyorsun... Yaşam MÜCADELE etmektir diyorsun bana....çabalayıp durmaktır, daha iyi olmak, hiç yetinmeden , durup dinlenmeden hep daha iyisine doğru koşturup durmaktır...
Kim demiş ?
Ey benim yorgun, hep BEN’lik kendini güvende hissetsin diye kendini hırpalayıp duran, aynı anda bedeni ve ruhu ile ayrışıp yalnızlaşan ZİHNİM... Artık EVDE TOPLANMANIN ZAMANI geldi.
Ben bir kudretle doğdum
Ben faziletle ve tevekülle doğdum
Ben idealler ve düşlerle doğdum
Ben asaletle doğdum
Ben kanatlarla doğdum
Bunları kullanmayı ve uçmayı öğreneceğim...
Sana rağmen değil... Seninle birlikte...

(Senin Kanatların Var- Mevlana'ya sonsuz sevgimle)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder